30 Kasım 2011 Çarşamba

güzellik şakaya gelmez sevgili günlük


Sevgili günlük,
İlk sayfalarında kollarını kavuşturmuş, gülümseyen kişilerin fotoğraflarının olduğu kimi dergilerin, bizlere söyledikleri şeyleri dikkatle irdelemeye çalışacağım. Bu kadar önemli olmasalar yıllardır bize anlatmaya çalışmazlar. 

1- Kendinizi şımartın. Bu çok önemli ve ne zamandır söyleniyor. Ben de avokado yiyip duruyorum. (Yeterince şımarmış mıyımdır acaba?) Bol bol şımartın kendinizi, köpüklenin, tütsülenin.

2- Yüz şekline göre makyaj. Kare yüzlüler nasıl oval, oval yüzlüler nasıl dikdörtgen, eşkenar dörtgen yüzlüler nasıl üçgen bir görünüme kavuşur? Bu bana çok karışık geliyor işte. Yamuk diye de bir geometrik şeklimiz var. Halimize şükredelim aslında.

3- Vücut tipinize göre giyinin. Kadınlar ayva,armut gibi tiplere ayrılıyor. Şimdi bu da karışık. O yüzden altı geniş üstü dar olanlar ya da diğer türlü olanlar amuda kalkarak bu durumu rahatça tersine çevirebilirler. Bu fikri şu anda ürettim, tamamen bana ait. Dergilerden çaldığımı düşünenler beni üzerler.

4- Saçlarrrr. Tabii ki yine kimse halinden memnun değil. Burada da mesele düz saçlar nasıl kıvırcık, kıvırcık saçlar nasıl düz olur.  Eski Mısır'dan bu yana tartışılagelen bir konudur. O yüzden iki kelimeyle geçiştirilemez.

5- Gardrobunuzda muhakkak bulunması gereken parçalar. Bu kolay işte: Askılar ve raflar. Bence bir kadının şıklığı için son derece önemli. askılarımdan asla vazgeçemem!

**Hala yüz şeklime karar vermeye çalışıyorum. Bir gün üçgen bir gün yuvarlak görünüyor gözüme.

28 Kasım 2011 Pazartesi

anneannem

Sevgili Günlük,
Anneannem her yıl başında "herhalde bu yıl ölürüm artık," diyor. Son on yıldır hep böyle diyor.

Ona bir şey aldığımda da "Ne gerek var, nasılsa öleceğim ben," diyor. Kendime bir şey aldığımda da "Bari kırmızı alsaydın," diyor.

Anneanneler hep böyle mi oluyor?

22 Kasım 2011 Salı

sadece arkadaşız!

Sevgili Günlük,
Bir süre evimizde misafir ettiğimiz Tortor'la Japon geçen gün başka bir evde kameralarımıza bu şekilde yakalandı. Japon konuşmak istemedi, gözlerini süzmekle yetindi. Tortor'un olayları algılaması her zamanki gibi biraz zaman aldı. Ardından "Ya arkadaşlar, yapmayın. Burada da mı beni buldunuz, bir arkadaşımla dizi izleyemeyecek miyim ben? Sadece arkadaşız. Kaldı ki bu benim özelim." açıklamasını yaptı.
Yorum yok!
*Acar muhabirimiz Özgür'e teşekkür ederiz.

16 Kasım 2011 Çarşamba

bir kanada klasiği - 3k kuralı

Sevgili günlük,
Kanada’da özellikle iş arkadaşıyla yapılan diyaloglarda 3K kuralı vardı. Bir konu üzerinde genellikle en fazla 3 atımlık yol gidilirdi.

-Hey! Hafta sonu ne yaptınız?
-Ne yapalım. Arkadaşlarla göl kenarında kamp yaptık.
-Camping is good!
Bitti. Orada bitti işte. Ne diyeceksin? Hiç. Aynı soruyu sorup bir üçlü daha yapabilirsin asasnsörde kaldıysan ya da sıkılmayı göze aldıysan.

Ya da şöyle:
-Hafta sonu ne yapıyorsunuz? (Hafta sonu ne yaptığın/ne yapacağın meselesi çok hassas.)
-Araba kiralayıp etrafta dolanacağız.
-Driving around is good. (Türkçesi: Amaaan ne yaparsan yap banane. Sarımsak mı yemiş bu?)

Bunun ötesine geçen diyaloglar da olurdu tabii...(O kadar da değil artık.)
Şöyle mesela:
-Hafta sonu diyorum what did you pıtıpıtı?
-We dıgıldıgıled.
-Dıgıldıgıling is good. Was it fun?  (Her şeyin eğlenceli olması da çok önemli.)
-Yeaaah, it was fun. (Evet, eğlendik dersin ve bundan sonra ayaklı lamba ile CD rafı almaya giderken eğleneceğine dair kendine söz verirsin.)