28 Ocak 2011 Cuma

ortasından kedi kulakları geçen başlık

Sevgili Günlük,
Bunu sana belli etmek istemezdim ama sanırım başlık konusunda bir sıkıntı yaşıyorum. Sakın "writer's block" dedikleri bu olmasın??? Buna inanamıyorum işte! Sonunda benim de bir yazar hastalığım oldu!!! (Yarından tezi yok kendime halka küpeler ve gümüş bilezikler alacağım.)

Nosta, nasıl bir kitap kapağı olmak istersiniz, diye bir soru sormuş. Bayılıyorum böyle sorulara.Yay burcuyum da haberim mi yok acaba?

Ben, dereli, yapraklı, narlı, üzerine güneş düşen bir kitap kapağı olmak isterdim. Yukarıdakine biraz benziyor. Aslında içinde bir de kedi kulakları olsa fena olmazdı. Komik oluyor kedi kulakları...

Meyvelerden kiraz olmak isterdim ama! Mümkünse kulağa da takılabilsin.

25 Ocak 2011 Salı

her seferinde ayrı bir başlık bulmamı bekleme lütfen!

Sevgili Günlük,
Bugün kedim konuştu! Ya da aldığım ilacın uzun bir liste halinde belirtilen yan etkilerini fazla hafife aldım.

Hayat çok karmaşık...

22 Ocak 2011 Cumartesi

tv kumandası

Sevgili Günlük,
yaptığım gözlemler sonucunda ailelerin birlik, dirlik ve huzurunu sağlayan temel şeyin yeri bilinen, mümkünse sıcak varlığı hissedilen TV kumandası olduğuna karar verdim. Tabii ki buna rağmen hala bazı sıkıntılar yaşanabilir ama bunlar aşılmayacak şeyler değildir.

Ne var ki, "kayıp bir TV kumandası aileyi yıkıma sürükleyebilir."

Lütfen bunu bir yere kaydet. Daha sonra kıymetli alıntılarımdan oluşturduğum "Elma Şekeri" isimli kitabımda bu cümleyi kullanmayı planlıyorum.

15 Ocak 2011 Cumartesi

venn şeması ve yeni hayat

Sevgili Günlük,
Zaman ne çabuk geçiyor. Öğretmenimin tahtaya kocaman "Venn Şeması" yazdığı gün bugün bile aklımda. Ardından "çocuklar bugün modern matematiğe geçeceğiz" demişti. Ben deliler gibi sevinmiştim. Tarih kitaplarında anlatıldığı gibi adeta bir devri kapatıp başka bir devre başlayacaktık. Artık hayatımızda bambaşka bir matematik olacaktı.

Şimdilerde hiç böyle büyük bir sevinç yaşamıyorum. Fena mı olur birileri televizyondan açıklama yapsa: "Artık yarından itibaren Yeni Hayat'a geçeceğiz. Herkes amuda kalkarak yürüyecektir." deseler. Amuda kalkmak çok zor yahu, o yüzden ondan vazgeçtim. Şöyle bir şey olabilir ama:

"Artık yarından itibaren tüm dünya tatile giriyor. Yeterince hatta fazlasıyla üretim yapıldığını gördük. Şimdi bunları kendi aramızda paylaşacağız ve bundan böyle kafamıza göre takılacağız. Şu ana kadar yaptıklarımız bir denemeydi. İyi dayandınız valla!"

13 Ocak 2011 Perşembe

itiraflar

Sevgili Günlük,
Sana bazı itiraflarım olacak:

- Teknolojik cep telefonlarından korkuyorum.
- Kavak Yelleri'ni izliyorum. (yorum yapma sakın!)
- Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanı kimdir bilmiyorum.
- "Andımız"ı hala hatırlıyorum.
- Çin Operası'nı seviyorum.
- Her şekerli yoğurt yiyeyim dediğimde şekerli yoğurt yemiyorum.


Ve daha pek çok şey var itiraf etmediğim sevgili günlük. Beni affet ve böyle kabul et!

*Bakanın kim olduğunu öğrendim ama tam olarak ne iş yaptığını hala bilmiyorum.

11 Ocak 2011 Salı

şimdiki şarkılar

Sevgili Günlük,
Şimdiki çoğu şarkının en güzel yanı hiçbirinin bende ağlama isteği uyandırmaması. "Ağlamak Güzeldir" deme sakın, çok yorucu bir eylem bir kere. Gözler yanıyor, boğaz acıyor filan. Bir de çok susatıyor. Bu minvalde çevreci değil diyebiliriz sanırım.

Bebekte gezerim
İstersem küserim
Naber güzelim
Yaklaşma üzerim
 Loy loy loy!! (nakarat)

Nasıl da mutluluk verici! Gözyaşlarınız size kalsın!

Söz yazarlığı tekliflerine açığım bu arada. Başkalarına kovalarca para vermenize hiç gerek yok.

10 Ocak 2011 Pazartesi

merak ediyorum

Sevgili Günlük,

Dizilerdeki kötü adamlar neden karşılarındaki kişiye değil de başka taraflara bakarak konuşuyorlar? (kötü olduklarını hemen açık ediyorlar hemen.) Bir de neden saçları dağınık oluyor? Kötülük yapmak saçlara böyle bir hasar mı veriyor acaba?

Peki neden zenginler de ağlıyor sevgili günlük? Neden ağlarken kadınlar Hülya Koçyiğit gibi yatağa koşup nevresimleri hırpalarken erkekler duvarları yumrukluyorlar? Bir açıklaması olmalı.

5 Ocak 2011 Çarşamba

vizeci hanımla konuşmalar...

Sevgili Günlük,
Bugün konsoloslukta, işlemleri epey uzun süren sağlık raporunun, (sonucunda bana "akli dengesi yerinde" ve "iyimser" teşhisi konan) 550 soruluk psikoloji testi de dahil olmak üzere gereksiz olduğunu öğrendim.
Vizeci hanımla aramızda şöyle bir konuşma geçti:
- Aaa apostile gerek yoktu.
- Geçende mühür yanlış yere vurulmuş demiştiniz, tekrar düzenletip getirdim.
- Doğrudur ama artık 2011 mevzuatına geçildi.
- Hmmm. (motor yavaş yavaş ısınmaya başlar)
- Yalnız bu sabıka kaydınızın üzerinden bir ay geçmiş.
- Vizeye ilk başvurduğum tarih olduğundan....
- İşlemler uzarsa yenilemek gerekebilir.
- Tabii zamanaşımı (rınnn rınnnnn....)
- Aaa buna (sağlık raporu) da gerek yoktu...
- (İç ses "telefonda öyle dememiştiniz ama")  Napalım, sağlıklı olduğumu ve akli dengemin yerinde olduğunu öğrenmiş oldum.
- Çok iyimsersiniz.
- Evet, ben de bunu pek yakın bir zamanda öğrendim.
- Vukuatlı nüfus kütüğünü getirmemişsiniz ama.
- Bir vukuat çıktı çıkacak.
- Nasıl?
- Kafka yetiş.
- Duyamadım?
- Doktorumu aramak istiyorum.
- Efendim?
- İyimserlik güzel şey!