30 Ocak 2010 Cumartesi

trapezci ve kütüphaneci olmak

Sevgili günlük,
Küçükken trapezcileri anlatan, sirklerde geçen filmler olurdu pazar günleri. Trapez üzerinde olmak müthiş gelirdi bana. (Gerçekten de müthiş bir şey değil mi ama?) Kendimi trapezin üzerinde hayal ederdim. Bir de kütüphane memuru olmak isterdim. Şimdi bu durum çok tuhaf göründü bana. Birbiriyle toplanması kesin surette yasak olan elmayla armut gibi yani...

Eminim Balzac böyle tuhaf durumlara düşmemiştir hiç.

3 yorum:

  1. sevgili leblebi tozu sever günlük yazarı,
    hatırlar mısın, the hours filminde/romanında kadın karakterlerden biri gündelik hayatın, çekirden ailenin rutinlerinden bunalıp evini ve çocuklarını terkedip kanada'da kütüphane memuresi olmuştu.
    zaman zaman düşünürüm aynı seçimi yapıp herşeyi terk etsem birinci tercihim kütüphane memuresi olmak mı olur du diye. ben sanırım trapezciliği seçerdim. ama senin işin çok zor görünüyor...
    g

    YanıtlaSil
  2. Bence de trapezci olmak! Çok daha havadar bir kere... "Uçarı" lafını da seviyorum hem.

    The Hours'ta kadın kaçıp kütüphane memuru mu oluyordu? Ama zaten kitap okuyabilmek için motele gidiyordu kadın. Kütüphane sessiz sakin, güzel güzel okur işte...
    Pasta yapma sahnesi geldi aklıma birden!!!

    YanıtlaSil
  3. ayrıca, bu güzel yorumunuz için teşekkür ediyorum sevgili g!!!! sizi aramızda görmek çok güzel.

    YanıtlaSil