27 Mart 2010 Cumartesi

küçükburjuva

Sevgili Günlük,
Küçükburjuva ifadesini lise yıllarında öğrenmiştim. Cümle içinde her kullanışımda, kendimi yetişkinlerin dünyasına biraz daha yaklaşmış sanırdım.

Çok da anlamını hissetmeden kullanırdım. Çünkü:
- Ne kadar çok kullanırsam o kadar iyiydi.
- Bu durum ne yazık ki benim de bir küçükburjuva olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. ("pardon" diyordum çünkü -türkçesini kullanmak dururken-. bunun böyle olduğunu bir arkadaşım söylemişti.)
- Annemin küçükburjuva olduğuna şüphe yoktu (O da "pardon" diyordu. Bir de, misafir gelince sofraya hep süslü peçete koyuyordu.)
-Kardeşim de bir küçükburjuva sayılırdı. (O "pardon" demiyordu. Çüş diyordu daha çok. Ama bando takımındaydı işte.)
- Sadece annem, ben ve kardeşim değil neredeyse tanıdığım herkes öyleydi (allaam, napacağım ben)
- Kendine küçük burjuva diyenler, demeyenlerden bir adım daha öndeydi (neyse ki)

bir de, hissettirmesem de, küçük burjuvalığın  sevdiğim şeylerle ilişkilendirilmesine biraz bozulurdum. sabah kahvaltısı, çilek reçeli, filmler, kafeler gibi...

bu durumu yanlış anlamış da olabilirim tabii...kafam hala karışık biraz. küçük burjuvalığıma verin artık. büyüyünce öğrenirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder