29 Mart 2010 Pazartesi

Nefes kesen bir Toronto macerası

Sevgili günlük,
Bu yaz Toronto'da iken her gün önünden geçtiğim bir pasta dükkanı vardı. İçerisi loştu, esrarengiz görünüyordu. Hansel Gretel'i filan da düşünüce içeri girmeye biraz korkuyordum.  O yüzden vitrinin önünde ciğerci kedileri gibi dolaşıp duruyordum.
Dükkan kapalı olduğunda pastalar da kayboluyordu. Hmmm, neden acaba ???

Derken bir gün tüm cesaretimi toplayıp içeri girdim ve "Excuse me, is there a post office near here? Bu arada, dükkanınızın fotoğrafını çekebilir miyim? Hatta biraz pasta alabilir miyim?" dedim. İçerisi vanilya kokuyordu. Kadın "sizi şu kafese alalım önce", demedi . "Olur tabii," dedi. (Hmm, ne de çabuk kabul etti...)
Hemen aleacele her gün önünden geçtiğim pastaların fotoğraflarını, bu kez dükkanın içinden çektim.
El çabukluğuyla bir de tezgahın fotoğrafını çektim. Her an her şey olabilirdi. Yine de o küçük topkek gibi olan "cupcake" lerden bir kutu almayı ihmal etmedim. Onların da fotoğrafını çekseydim keşke diye düşündüm ama artık çok geçti...Hızla oradan uzaklaştım. Artık yeni maceralara atılmaya hazırdım!
                                                    MUTLU SON

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder