5 Mart 2010 Cuma

kurşunkalem

Sevgili günlük,
Kurşunkalem gibisi yok. Hele tepesinde silgisi olmayanları...Onları kemirebiliyorsun da. Tadını, kokusunu, yazarken çıkardığı hışırtıyı ve bir süre sonra silinip gitmesini seviyorum. Seviyorum işte, seviyorum!!!

İlkokul yıllarında, kursunkalemin üzerindeki peri kızları bile insanı mutlu olmaya yeterdi. Ne tuhaf, değil mi? Defter aralarında saklanan kursunkalem etekleri vardı bir de.
Bazen kursunkalemde kalmak istiyorum sevgili günlük, dünyayı düz bilenlere imreniyorum. (Madam Curie duysa, kimbilir beni nasıl ayıplardı!)
Bir gün klavyelerle ilgili böyle sözler edebilecek miyiz dersin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder